Yazılar

TMK madde 162’de ‘’Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.’’ denilmek suretiyle mutlak, kusura dayalı ve özel boşanma sebebi sayılmıştır. Kanun maddesinde sayılan boşanma sebebi üç farklı şekilde ortaya çıkmaktadır. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Hayata Kast

Eşin diğer eşi öldürme niyetini ortaya koyacak fiillerde bulunmasıdır. Eşin diğerini öldürmeye teşebbüs etmesi, intihara teşvik veya yardım etmesi, eşin hayatta kalması için bir fiilde bulunması gerekirken bunu yapmaması hayata kast sebebi olarak sayılabilir. Eşin hayata kast eylemini harekete geçirdikten sonra eşini öldürmekten vazgeçmesi halinde de hayata kast şartı gerçekleşmiş kabul edilir. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Pek Fena Muamele

Eşin diğerinin vücut bütünlüğüne veya sağlığına karşı gerçekleştirdiği her türlü saldırı pek fena muamele olarak kabul edilir. Bu saldırının sürekli veya düzenli aralıklarda olması şart değildir, bazen tek bir davranış da pek fena muamelenin oluşması için yeterlidir. Eşini dövmek, normal olmayan cinsel ilişkiye zorlamak, eve kilitlemek verilebilecek örneklerden bazılarıdır. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Onur Kırıcı Davranış

Eşin diğer eşi aşağılamak, küçük düşürmek maksadıyla onuruna yönelik yaptığı haksız saldırıdır. Eşine sinirlenip toplum içinde ona hakaret etmek, eşini evden dışarı atmak, eşine iftirada bulunmak örnek verilebilir.

Yukarıda sayılan boşanma sebeplerine maruz kalan eşin bu sebeplerden boşanma hakkı boşanma sebebini öğrenmesinden (eylemlerin kendisine gerçekleştirilmesinden itibaren) 6 ay ve her halde sebebin doğumu üzerinden 5 yıl içerisinde dava açması gereklidir. Söz konusu süreler hak düşürücü süre olup hakim tarafından resen dikkat edilecektir. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Eşin yukarıda sayılan boşanma sebeplerine maruz kalmasından sonra diğer eşi affetmesi halinde ise sonradan bu sebeplere dayanarak boşanmaya karar verilmesini isteme hakkı yoktur. izmir boşanma avukatı izmir avukatı

Maddi, Manevi Tazminat ve Nafaka

Hayata kast, pek kötü muamele ya da onur kırıcı davranışa maruz kalan, kişilik hakkı saldırıya uğrayan kusursuz veya daha az kusurlu eş kusurlu eşinden uygun bir maddi/manevi tazminat ve nafaka isteyebilir.

Kusursuzluk mutlak bir kusursuzluk değildir. Çünkü boşanma davasında taraflardan birinin hiç kusurunun bulunmaması nadiren rastlanılan durumlardandır. Burada önemli olan tazminat isteyen eşin herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı değil boşanma sebebinde kusurunun bulunup bulunmadığıdır. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Tazminatın miktarı hakim tarafından belirlenir. Tazminat miktarının uğranılan zararın tam karşılığı olması gibi bir zorunluluk yoktur. Hakim, tarafların mali ve sosyal durumlarını ve kusur derecelerini göz önünde bulundurarak tazminat miktarını belirler. Maddi ve manevi tazminatın mutlaka boşanma davası ile istenilmesi zorunlu değildir. Ayrı bir dava ile de talep edilebilir. izmir boşanma avukatı izmir avukat

Nafakayı ödeyecek olan eşin mali gücü nafaka miktarının belirlenmesinde önem arz etmektedir. Nafaka ödeme yükümlüsünün hiç ödeme gücü yoksa yoksulluk nafakasına karar verilemez. Yoksulluk nafakasının amacı talepte bulunanı yoksulluktan kurtarmaktır.

İzmir Boşanma Avukatı, İzmir’de nafaka davaları, boşanma davaları, velayet davaları ile ilgili konuların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. Dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz. olarak boşanma süreciniz için tarafımızla irtibata geçebilirsiniz.

Kişilerin birlikte yaşayıp yaşamadıklarına bakılmaksızın belli derecedeki kan hısımlarının birbirlerine yardım etme yükümlülüğü mevcuttur. Türk Medeni Kanununa göre üstsoy, altsoy  hısımlar ile kardeşler yardım nafakası ile yükümlüdürler.  Örneğin şartları gerçekleşmişse anneanne ve dede nafaka yükümlüsü olabileceği gibi torun da nafaka yükümlüsü olabilir. İzmir avukat boşanma avukatı

ŞARTLARI

Yardım nafakası talebinde bulunabilmek için yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşülecek olması gerekir. Kişi yaşaması ve geçimi için gerekli olanakları sağlayamaması halinde yoksulluğa düşmüş kabul edilir. Yani bakılacak şey kişinin geçinebilmesi için gerekli vasıtalara sahip olup olmadığıdır. Talepte bulunanın hısımlarından nafaka isteyebilmesi için paraya çevrilebilecek mal varlığı varsa ve bu mal varlığını satması kendisini zor bir duruma sokmayacaksa onu da tüketmiş olması gerekir.  Ancak örneğin bir tek evi olan kişinin o evi sattığında kalacağı bir yeri olmaması halinde kendisinden evini satması beklenemez. İzmir avukat boşanma avukatı

Nafaka isteyen kişinin bütün çabasına rağmen ihtiyaçlarını temin edememesi gerekir. Çalışma gücü olan bir kimse çalışmadığı için yoksulluğa düşmüşse yardım nafakası talebi uygun görülmeyecektir. İzmir avukat boşanma avukatı

NAFAKA YÜKÜMLÜLERİ

TMK m. 364’e göre nafaka yükümlülerden altsoy, üstsoy ile kardeşler arasında bir ayrım söz konusudur.

Nafaka yükümlüsünün altsoy veya üstsoy olması halinde; bu kişilerden nafaka istenilebilmesi için sadece ödeme güçlerinin bulunması yeterlidir. Bu kişiler nafaka ödemeleri halinde zor duruma düşmeyecekler ise ödeme güçlerinin olduğu kabul edilir. Ancak altsoy veya üstsoy nafaka ödemesi halinde gerek kendileri gerekse de eşi ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamakta zor duruma düşecek ise nafaka ödeme yükümlülükleri ortadan kalkar.

Nafaka yükümlüsü kardeşler ise; nafakadan sorumlu olmaları refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Yani kardeşlerde altsoy ve üstsoydakiler gibi ödeme gücünün bulunması yeterli görülmemiş ayrıca refah içinde olmaları da aranmıştır. Yargıtay’a göre ‘bir kimse geleceği için kaygı duymadan toplumun lüks saydığı ihtiyaçları karşılayabilecek durumdaysa refah içinde yaşıyor demektir’.

NAFAKA YÜKÜMLÜLÜK SIRASI

TMK m. 364 de belirtilen nafaka yükümlülerinin birden fazla olması halinde TMK m. 365 gereği belli bir sıra öngörülmüştür. Buna göre ‘’nafaka davası mirastaki sıra göz önünde tutularak açılır.’’ Aynı sırada birden fazla kişi varsa ödenecek nafaka tutarı ödeme güçleri oranında aralarında paylaştırılır.

NAFAKA MİKTARININ TESPİTİ

Nafaka miktarının üst sınırı o günün koşullarına göre nafaka talebinde bulunan kişinin geçinmesi zorunlu olan miktar kadardır. Nafaka miktarının alt sınırı ise nafaka yükümlüsünün mali durumu kadardır. Nafaka miktarı tespit edilirken ülkenin ekonomik durumu, geçim şartları, temel ihtiyaçlar, tarafların ihtiyaçları ve maddi durumları göz önünde bulundurulacaktır. Dolayısıyla hakim takdir yetkisini de kullanarak bu şartlar altında en uygun nafaka miktarını takdir edecektir. İzmir avukat boşanma avukatı

HACZEDİLEMEZLİK

Nafaka alacakları mahkeme kararına dayanıyor ise hiçbir şekilde haczedilemezler. Ancak sözleşmeye dayanıyor ise haczedilebilirler.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Yardım nafakası davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. İzmir avukat boşanma avukatı

İzmir’de nafaka davaları, boşanma davaları, velayet davaları ile ilgili konuların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. Dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

 

Cumhurbaşkanına hakaret suçu Türk Ceza Kanunu m. 125 de tanımlanan hakaret suçundan ayrı olarak özel madde ile düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organların Saygınlığına Karşı Suçlar başlığı altında yer almaktadır. Burada korunması amaçlanan Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığıdır. İzmir avukat en iyi ceza avukatı

Suçun faili herkes olabilir. Suç sadece Cumhurbaşkanı’na hakaret edilmesi halinde gerçekleşir bu nedenle Cumhurbaşkanlığı andiçme ile başlayacağından seçim sırasında yapılan hakaret Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturmaz.

Madde gerekçesinde Cumhurbaşkanı’nın Devleti temsil etmesi ve Anayasa da belirtilen görev ve yetkileri göz önüne alınarak onun kişiliğine yöneltilen hareketin bir bakıma Devlet kuvvetleri aleyhine cürümlerden sayılması gerektiği düşüncesinden hareketle bu madde kaleme alınmış ve Cumhurbaşkanı’na karşı hakaret müstakil bir suç haline getirilmiştir.İzmir avukat en iyi ceza avukatı

CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇUNUN CEZASI

TCK m.299’a göre ‘‘Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

            (2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.

             (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.’’

Hakaret suçu iki şekilde işlenebilir;İzmir avukat en iyi ceza avukatı

1-)Onur şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etme suretiyle.

2-) Sövme suretiyle kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edilmesi. Sözlü biçimde işlenebileceği gibi el kol hareketi vb. davranışlar ile de işlenebilir. 

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun neredeyse tamamı Cumhurbaşkanının gıyabında işlenmektedir. Genel anlamda gıyapta hakaretin en az 3 kişi tarafından öğrenilmesi gerekir ancak Cumhurbaşkanına hakarette bir kişinin hakareti duyması yeterli olup 3 kişinin hakareti öğrenmesi şartı aranmamaktadır.

 SUÇUN NİTELİKLİ HALİ

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun alenen işlenmesi halinde verilecek ceza altıda bir (1/6) oranında arttırılacaktır. Suçun alenen işlenmesinden kasıt belirsiz sayıda kişilerin hakaret olan sözü duymaları veya görmelerine olanak sağlanmasıdır. Örneğin twitter üzerinden hakaret edilmesi veya herkese açık bir alanda hakaret içerikli sözlerin söylenmesi vb.İzmir avukat en iyi ceza avukatı

GÖREVLİ MAHKEME

 Cumhurbaşkanına hakaret suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.

ŞİKAYET SÜRESİ, UZLAŞMA VE ZAMANAŞIMI

 Söz konusu suç uzlaşmaya tabi olan suçlardan değildir. Suç  şikayete tabi olan suçlardan da değildir. Suçun gerçekleştiğinin öğrenilmesi halinde Savcılık tarafından resen soruşturma başlatılır. Dava zamanaşımı süresi 8 yıldır bu süre geçtikten sonra soruşturma başlatılamaz.İzmir avukat en iyi ceza avukatı

 HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİYE BIRAKILMASI, ERTELEME VE ADLİ PARA CEZASI

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması; hakkında cezaya hükmedilen sanığın belirli şartlar altında ve bu şartlara uyması koşuluyla hükmolunan cezanın bir sonuç doğurmamasıdır. Bu suç tipinde kamu davası açıldıktan sonra yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. 

 Erteleme; yapılan yargılama sonucunda belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi olarak tanımlanabilir. Bu suç tipinde de mahkemece verilen ceza ertelenebilmektedir.

 Adli para cezası; tek başına veya hapis cezası ile birlikte verilebilen ve ödenmediğinde hapis cezasına çevrilebilen bir yaptırım türüdür. Hakaret suçu nedeniyle hakim hapis cezası yerine adli para cezası verebilir.

İzmir’de Ceza Avukatı, İzmir Ceza Avukatı, İzmir’de en iyi Ceza Avukatı, araştırmalarının dikkatli yapılması gerekmektedir. Tarafımızca Ceza Hukukuna ilişkin davalar Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaların her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca asla yüksek bedeller talep edilmemekte kişilerin mağduriyetlerinin en kolay yoldan giderilebilmesi hedeflenmektedir.İzmir avukat en iyi ceza avukatı

İzmir Ceza Avukatı olarak dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

 

Eşler arasında boşanma sebeplerinden birinin gerçekleşmesi halinde, muhakkak boşanma davası açılması zorunlu değildir. Eşlerden birinin istemi halinde boşanma davası açılması yerine ayrılık davası açılabilmektedir. Şartların gerçekleşmesi halinde hakim eşler arasında ayrılığa karar verebilir. Ayrılık kararıyla eşlerin ortak yaşamına bir süre ara verilir. İzmir avukat, boşanma avukatı

Ayrılık davasında, boşanmaya neden olacak sebeplerin davayı açan eş tarafından ispat edilmesi halinde ayrılığa 1 yıldan 3 yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.

Hakim tarafından takdir edilen ayrılık süresi bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.  Ayrılık süresi bitmesine rağmen eşler arasında ortak hayat yeniden kurulamamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur. İzmir avukat, boşanma avukatı

Ayrılık Davasının Şartları

Boşanma sebepleri olan; Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, zina, terk, haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı gibi sebepler ayrılık kararı verilmesi için yeterlidir. Ancak ayrılığa karar verilebilmesi için bu ve buna benzer sebepler ispat edilebilmesi önemli olup sürecin avukat yardımıyla yürütülmesi olumlu sonuç alınabilmesi için önemlidir. İzmir avukat, boşanma avukatı

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden alır.

Görevli ve Yetkili Mahkeme İzmir avukat, boşanma avukatı

Ayrılık davalarında da boşanma davalarında olduğu gibi görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise eşlerin son 6 aydır birlikte yaşadıkları yer mahkemesi ile eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesidir. İzmir avukat, boşanma avukatı

Ayrılık Kararının Sonuçları  İzmir avukat, boşanma avukatı

Davada sadece tarafların ayrılığına karar verilmesi talep edilerek dava açılmış ise hakim boşanmaya karar veremez. Ancak boşanma talepli bir dava açılmış ise hakim takdir yetkisine göre boşanmaya veya ayrılığa karar verebilir.

-Ayrılık kararı ile birlikte eşler ayrı yerleşim yerlerinde yaşayabilirler. Eşler birbirlerine mirasçı olmaya devam ettikleri gibi birbirlerine olan sadakat yükümlülükleri de aynı şekilde devam etmektedir.

-Eşlerin müşterek çocukları bulunmakta ise hakim ayrılık kararı ile birlikte çocuk veya çocukların velayet durumları, şahsi ilişki tesisini de belirleyecektir. Ayrılık davası açan eş çocuk için nafaka talep edebilmektedir.

-Davayı açan eş maddi durumunun iyi olmaması, gelirinin bulunmaması veya gelirinin oldukça düşük olması hallerinde kendisi için ayrılık süresi boyunca nafakaya hükmedilmesini talep edebilmekte mahkemece de nafakaya hükmedilebilmektedir.

İzmir’de Aile Hukuku Avukatı, İzmir’de tavsiye edilebilecek Boşanma Avukatıİzmir’de en iyi Boşanma Avukatı araştırmalarının dikkatli yapılması gerekmektedir. Tarafımızca, Aile Hukuku’na ilişkin davalar, Boşanma Davaları ile Ayrılık Davaları’nın her alanında hizmet verilmektedir. Bu konuda danışma ve avukatlık hizmetleri için tarafımızla iletişime geçmeniz yeterlidir. Tarafımızca yüksek fiyatlar talep edilmemekte ve tarafların mağduriyetlerinin giderilmesi hedeflenmektedir. İzmir’de Boşanma Avukatı olarak dosyanız hangi aşamada olursa olsun tarafımızdan danışmanlık veya avukatlık hizmeti alabilirsiniz.

TEHDİT SUÇU NEDİR ?

TCK m.106/1’e göre ‘Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.’ (tehdit suçu nedir cezası nedir İzmir ceza avukatı İzmir avukat uzman ceza avukatı)

Tehdit suçu şantaj suçundan bir çok hususta ayrılmaktadır. Tehdit suçunun oluşması için failin; mağdura veya mağdurun yakını olan bir üçüncü kişiye bir saldırı gerçekleştireceği veya bir kötülük yapacağını bildirmesi gerekir. Bu suç tipinde fail mağdura gelecekte bir kötülük gerçekleştireceğini bildirmektedir. Dolayısıyla geçmişe dönük yapılan bildirimler tehdit suçunu oluşturmayacaktır. Örneğin ‘o dönemde benim hakkımda ileri geri konuştuğunu bilseydim seni döverdim’ söylemi tehdit suçunu oluşturmaz.

Tehdit suçunun meydana gelmesi için mağdura, gelecekte gerçekleştirileceği söylenen saldırının bizzat fail tarafından yapılacağının bildirilmesi şart değildir. Yani saldırının bir üçüncü kişi tarafından gerçekleştirileceğinin fail tarafından söylenmesi ile de tehdit suçu oluşur ancak bunun için saldırının gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olmalıdır.

Tehdit genel kastla işlenebilen bir suçtur. Suçun gerçekleşmesi için mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmaması veya korkup korkmamasına bakılmaz. Asıl olan failin söylediği sözlerin korkutma amacı taşıması ile bu sözlerin mağdurun iç huzurunu bozmaya, korku ve endişe yaratmaya elverişli bulunmasıdır. Failin zararı gerçekten gerçekleştirme niyetinde olup olmaması da önem taşımamaktadır.

Suç olası kast ile de işlenebilir. Bu durumda ceza da indirim yoluna gidilir.

Tehdit suçu sadece gerçek kişilere karşı işlenebilir. Anonim Şirket, Limited Şirket, Vakıf, Dernek gibi tüzel kişilere karşı tehdit suçu işlenemez. (tehdit suçu nedir cezası nedir İzmir ceza avukatı İzmir avukat uzman ceza avukatı)

NİTELİKLİ HALLERİ

TCM m. 106/2’ye göre  ‘Tehdidin;

  1. a) Silahla,
  2. b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
  3. c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
  4. d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

            İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’

 SİLAHLA TEHDİT SUÇU

 Failin silahı mutlaka mağdura yönlendirilmesi gerekli olmayıp silahın korkutucu etkisinden yararlanmış olması yeterlidir. Örneğin failin belindeki silahı veya kesici aleti mağdura göstermesi de silahla tehdit suçunu oluşturur. Önemli olan silahın kullanmaya elverişli olup olmaması değil korkutucu etkisidir. Failin oyuncak tabancayı veya kuru sıkı tabancayı faile gerçek silah gibi göstererek doğrultması da silahla tehdit suçunu oluşturacaktır. (tehdit suçu nedir cezası nedir İzmir ceza avukatı İzmir avukat uzman ceza avukatı)

KİŞİNİN KENDİSİNİ TANINMAYACAK BİR HALE KOYMASI SURETİYLE, İMZASIZ MEKTUPLA VEYA ÖZEL İŞARETLERLE TEHDİT SUÇU

 Failin, suçu dış görünüş bakımından kim olduğunun bilinmemesini sağlayarak işlemesi gerekir. Örneğin; kar maskesi, saç, sakal, bıyık vb. kişinin tanınmasını önleyebilecek malzemeler kullanılarak suçun işlenmesi. Nitelikli halin uygulanması için failin kendisini tanınmayacak hale getirmesi yeterlidir. Fail kendisini tanınmayacak hale getirmesine rağmen tanınmış olması halinde de aynı nitelikli hal uygulanır. (tehdit suçu nedir cezası nedir İzmir ceza avukatı İzmir avukat uzman ceza avukatı)

Kanunda her ne kadar suçun imzasız mektup yoluyla işlenmesi hali nitelikli hal olarak sayılsa da bunun illa mektup olması gerekmez. Önemli olan yazı ile suçun işlenmesidir. Ancak Yargıtay cep telefonuna SMS yoluyla tehdit suçunun işlenmesini bu kapsamda değerlendirmemektedir. Mağdurun, failin kim olduğunu bilmemesi gerekir. Yazı imzasız olsa da kullanılan ifadelerden failin kim olduğu herhangi bir şekilde anlaşılabiliyorsa nitelikli hal uygulanmaz.

Suçun özel işaretlerle işlenmesi ise mağdurun duyduğu korkunun yoğunluğuna dayanmaktadır. Zarf içinde mermi gönderilmesi, mağdurun görebileceği yere çizilen ölüm işareti vb. durumlarda bu nitelikli hal uygulanır.

BİRDEN FAZLA KİŞİ İLE BİRLİKTE TEHDİT SUÇU

 Birden fazla sayıda kişinin hepsini birlikte mağdura karşı tehdit suçunu işlemesi gerekir. Dolayısıyla bir kişinin tehdit eyleminde bulunurken diğer kişilerin azmettirmesi veya yardım etmesi halinde nitelikli hal oluşmaz.

VAR OLAN VEYA VAR SAYILAN SUÇ ÖRGÜTLERİNİN OLUŞTURDUKLARI KORKUTUCU GÜÇTEN YARARLANILARAK TEHDİT SUÇU

 Nitelikli halin uygulanması için failin bu suç örgütünün üyesi olmasına gerek yoktur. Ancak failin bu örgüt ile bağlantısı olduğunu veya fail istediğinde bu örgüt üyelerinin harekete geçebileceğini bildirmesi veya bu hususta bir algı yaratması gerekmektedir. Fail aynı zamanda bir suç örgütünün üyesi ise faile ayrıca Suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya suç örgütüne üye oma suçundan (TCK m.220) ceza verilecektir.

ŞİKAYET, ZAMANAŞIMI VE UZLAŞTIRMA

 Tehdit suçu sadece mağdurun malvarlığını zarara uğratacağından bahisle işlendiği takdirde şikayete tabidir. Mağdurun malvarlığı değerlerine yöneltilen tehdit suçunda şikayet süresi 6 aydır.

Tehdit suçunun mağdurun şahsının bir zarar uğratılacağından bahisle gerçekleştirilmesi şikayete tabi değildir. Dolayısıyla bu durumda savcılık resen soruşturma başlatacaktır. (tehdit suçu nedir cezası nedir İzmir ceza avukatı İzmir avukat uzman ceza avukatı)

Suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre içerisinde soruşturma başlatılmadığı takdirde faile bir ceza verilemez.

TCK m.106/1 de düzenlenen basit tehdit suçu UZLAŞMAYA TABİ SUÇLARDANDIR. Bu suçun varlığı halinde dosyaya bir uzlaştırmacı atanacaktır.

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİYE BIRAKILMASI (HAGB) , ERTELEME VE ADLİ PARA CEZASINA ÇEVİRME

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması; hakkında cezaya hükmedilen sanığın belirli şartlar altında ve bu şartlara uyması koşuluyla hükmolunan cezanın bir sonuç doğurmamasıdır. Bu suç tipinde kamu davası açıldıktan sonra yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

Erteleme; yapılan yargılama sonucunda belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi olarak tanımlanabilir. Bu suç tipinde de mahkemece verilen ceza ertelenebilmektedir.

Adli para cezası; tek başına veya hapis cezası ile birlikte verilebilen ve ödenmediğinde hapis cezasına çevrilebilen bir yaptırım türüdür. Tehdit suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.

Olası mağduriyetlerin önüne geçmek için İzmir ceza avukatı, İzmir de ceza davasına bakan avukat olarak olarak bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Türk Medeni Kanunun 335. Maddesinde düzenlendiği üzere ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.

Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hâkim, velayeti eşlerden birine verebilir. Velayet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. (TMK m.336)

Anne ve babanın evli olmaması halinde ise velayet anneye aittir. Anne küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir. (TMK m.337)

Velayetin değiştirilmesi davası; çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşin, çocuğun velayetini almak için diğer eşe karşı açtığı dava türüdür. Bu dava ile birlikte çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş velayetin kendisine verilmesini sağlayabilmektedir.

Velayetin değiştirilmesi davası ile birlikte, çocuğun eğitim, sağlık, beslenme gibi masraflarının karşılanması için iştirak nafakası verilmesi de talep edilebilmektedir.

Velayetin Değiştirilmesi Davası Hangi Şartlarda Açılabilir ?

Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır. (TMK m.183)

Buna göre; çocuğun velayeti kendisine verilmemiş anne veya babanın ya da bir üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocukla şahsi ilişkinin kurulmasının engellenmesi, çocuğun sağlık, güvenlik, eğitim vb. hususlarda kötü şartlar altında bırakılması, çocuğun velayeti kendisine verilen anne veya babanın yeniden evlenmesi, ölüm, çocuğun velayeti kendisine verilen anne veya babanın başka bir yere gitmesi gibi çocuğun menfaatini olumsuz olarak etkileyecek durumlar velayetin değiştirilme sebeplerindendir.

Velayetin Değiştirilmesi Davasında Çocuğun Görüşü 

Velayetin değiştirilmesi davasında 8 yaş ve üzerindeki çocukların dinlenmesi ve velayet konusundaki görüşü alınmak zorundadır. 8 yaş ve üzerindeki çocuklar dinlenmeden ve görüşü alınmadan mahkemece velayetin değiştirilmesine veya düzenlenmesine karar verilemez. Aksi halde Yargıtay tarafından benimsendiği üzere idrak yaşında olan çocuk dinlenilmeden verilen kararlar bozma nedeni sayılmaktadır. Yaşı küçük çocuklar mahkemede pedagog eşliğinde dinlenmelidir.

Çocuğun hangi ebeveyni yanında kalmak istediğini beyan etmesi tek başına çocuğun velayetinin o ebeveyne verilmesinde yeterli değildir. Hakim tüm hususları birlikte değerlendirerek çocuğun üstün yararı doğrultusunda karar verecektir.

Velayetin Değiştirilmesi Davasında Yargılama Usulü

Velayetin değiştirilmesi davası basit yargılama usulüne tabidir. Bu yargılama usulünde dilekçeler aşaması dava dilekçesi ile cevap dilekçesinden ibarettir. Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra hakim duruşma gününü tayin edecektir.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Velayetin değiştirilmesi davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Bu nedenle velayetin değiştirilmesi davasını açmak isteyen kişiler davayı Aile Mahkemelerinde açmalıdır.

Yetkili mahkeme ise çocuğun ikametgahının bulundu yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri Aile Mahkemesidir.

Velayetin Değiştirilmesi Davasının Sonuçları

Velayetin değiştirilmesi davası sonunda hakim davacı ebeveynin talebini kabul ederse çocuğun velayeti davacı ebeveyne verilir. Bununla birlikte velayeti kendisinden alınan ebeveyn ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilir.

Aynı zamanda çocuğun velayeti ile birlikte çocuğun eğitim, beslenme, sağlık gibi masraflarının karşılanması için velayeti kaybeden ebeveyn tarafından ekonomik gücü oranında iştirak nafakası ödenmesine hükmedilebilmektedir.

Velayetin değiştirilmesi davasının çok önemli hazırlık süreci bulunmaktadır. Yine dava süreci gerek usul gerekse de esas yönünden iyi ve etkin bir takip gerektirmektedir. Bu nedenle kişilerin Aile Hukuku alanında uzman avukat ile çalışmasını tavsiye ediyoruz.

İzmir velayet davası avukatı, İzmir Boşanma Avukatıİzmir Boşanma Davasına Bakan Avukatlarİzmir Aile Hukuku Avukatıİzmir Nafaka Davası Avukatı olarak tarafımızla irtibata geçebilirsiniz.

İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

Bu yazımızda boşanma sebepleri nelerdir, boşanma davası nasıl açılır, boşanma davasında görevli ve yetkili mahkeme neresidir, boşanma davası ne kadar sürer sorularına açıklık getireceğiz.

Boşanma; eşlerin kanunda öngörülen bir sebebe dayanarak açacakları dava sonucunda evlilik birliğine mahkeme kararı ile son verilmesidir. Boşanma davasının açılabilmesi için geçerli bir evlilik kurulmuş olup bu evliliğin dava sürecinde de devam ediyor olması gerekir.

Boşanma davası çekişmeli veya anlaşmalı olarak açılabilmektedir. Anlaşmalı boşanma davası tarafların boşanma ile boşanmanın sonuçları hususlarında tam bir mutabakata varılması halinde gerçekleşmektedir. Çekişmeli boşanma davası ise tarafların boşanma hususunda anlaşmaya varılamaması halinde açılan dava türüdür. 

Boşanma davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir.

Boşanma davasına bakmaya yetkili mahkeme ise; eşlerin son 6 aydan beri ikamet ettikleri yer aile mahkemesi, davacı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesi veya davalı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesidir. Eşler boşanma davasını bu mahkemelerden birinde açabilmektedir.

Boşanma Davası Ne Kadar Sürer ?

Anlaşmalı boşanma davası tek celsede sonuçlanmaktadır. Dava süresi ortalama olarak 1 ila 3 ay arasında değişmektedir.

Çekişmeli boşanma davası ise dava da dinletilecek tanık sayısı, tanıkların ikamet yerleri, tebligatın taraflara ve tanıklara ne zaman tebliğ edildiği, tanıkların duruşmaya ilk tebligatta gelip gelmemeleri, araştırma konusu yapılacak hususlar, kurumlara yazılan yazılara verilen cevap süreleri, kurumlardan istenilen belgelerin mahkemeye gönderilme süreleri vb. hususlara göre değişiklik göstermektedir. Dolayısıyla çekişmeli boşanma davası ortalama olarak 1,5 – 3 yıl arasında neticeye ulaşmaktadır.

Çekişmeli Boşanma Davasında Tarafların Duruşmaya Katılması Gerekir mi ?

Davada taraflar avukatları ile temsil ediliyorsa tarafların bizzat duruşmaya katılmaları gerekmemektedir. Avukatlar, tarafların haklarını taraflar olmaksızın savunacaklardır ancak avukat ile temsil edilmeyen taraflar hak kayıpları yaşamamak için duruşmalara katılmak zorundadır.

Belirtmek gerekir ki çekişmeli boşanma davası; nafaka, velayet, tazminat talepleri konusunda çekişmenin hat safhada olduğu dava türüdür. Boşanma davasında, tarafların delillerini iyi bir şekilde sunması, usul kurallarına zamanında, hatasız ve eksiksiz olarak uyması gerekmektedir. Bu nedenle çekişmeli boşanma davalarının avukat vasıtasıyla takip edilmesini tavsiye ediyoruz.

Boşanma Sebepleri

Zina

Hayata Kast, pek kötü muamele ya da onur kırıcı davranış

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

Terk

Akıl hastalığı

Evlilik birliğinin sarsılması

Zina Sebebiyle Boşanma Davası

Zina kusura dayalı, mutlak ve özel bir boşanma sebebidir. Zina, evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin bir kişi ile isteyerek cinsi münasebette bulunması olarak tanımlanmaktadır.

Eşler Ayrılık kararı sonrası ayrı yaşıyor olsalar bile, eşin dışında bir kişi ile cinsi münasebette bulunması zina sayılmaktadır. Cinsi münasebet dışında başkasıyla flört etmek veya başka türlü yakın ilişki içerisinde olmak zina olarak kabul edilmemektedir. Buna rağmen ispat edilen çeşitli olaylar ve olgular bir zinanın bulunduğu hususunda hakime kanaat verdiği takdirde hakim, zinanın varlığı suçüstü tespit edilmemiş olsa bile boşanmaya karar verebilir.

Zina sebebiyle boşanma davasında kanunda öngörülmüş hak düşürücü süre bulunmaktadır. Buna göre dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Buna göre eş, diğer eşin zinasını beş yıl içinde ne zaman öğrenmişse, o andan itibaren altı ay içinde davayı açmak zorundadır. Beş yıl sonunda dava açma hakkı sona erer ve dava hakkı düşer ancak zinanın devam etmesi halinde her zina fiilinden itibaren süre en baştan işlemeye başlar. Zina fiilini affeden eşin, sonrasında aynı zina fiiline dayanarak dava açma hakkı yoktur.

Hayata Kast Pek Kötü Muamele ya da Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma Davası

 Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açılabilir.

Hayata kast, bir eşin diğerinin hayatına kast etmesi yani onu öldürme niyetini bazı fiillerle açıklamasıdır. Hayata kast, diğer eşi öldürmeye teşebbüs hali olabileceği gibi onu intihara teşvik ya da yardım etme şeklinde de olabilir. Hayata kastın her olayın şartlarına göre ayrı değerlendirilmesi gerekir.

Pek Kötü Muamele, diğer eşin vücut bütünlüğü ve sağlığına yönelik her türlü saldırı olarak kabul edilmektedir. Eşin diğer eşe şiddet uygulaması, aç bırakması, eziyet etmesi pek kötü muamele teşkil etmektedir.

Onur Kırıcı Davranış, eşlerden birinin diğer eşi küçük düşürmek, hakaret etmek veya onuruna saldırmak maksadıyla yapılan hareketlerdir.

Dava hakkı olan eş boşanma davasını öğrenmesinden itibaren altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmesiyle dava hakkı düşer. Affeden eşin dava hakkı bulunmamaktadır.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma Davası

Bu boşanma sebebi de kanunda özel boşanma sebebi olarak sayılmıştır.

Suç işleme her suç için değil, sadece küçük düşürücü suçlar için boşanma sebebi oluşturabilmektedir. Suçun küçük düşürücü olup olmadığı, toplumdaki anlayışa göre hakim tarafından takdir edilmektedir. Genellikle dolandırıcılık, hırsızlık, cinsel istismar gibi suçlar küçük düşürücü suç sayılmaktadır.

Haysiyetsiz hayat sürme, genellikle kumar bağımlılığı, ayyaşlık, hayat kadınlığı vb. olarak kabul edilmektedir. Eşlerden birinin sadece küçük düşürücü bir suç işlemesi ya da haysiyetsiz hayat sürmesi diğer eş için onunla birlikte yaşamayı çekilmez hale getirmemişse sırf bu hususlardan birinin varlığı boşanma sebebi oluşturmaz. Örneğin her ikisi de dolandırıcı veya alkolik olan eşler bu boşanma sebebine dayanamaz.

Bu boşanma sebebi her iki halde de herhangi bir hak düşürücü süreye bağlanmamıştır. İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

Terk Sebebiyle Boşanma Davası  

 Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği ya da haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise, terk edilen eş boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma Davası

 Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

Buradaki boşanma sebebine dayanabilmek için akıl hastalığının evlilik sırasında var olması gerekir. Hastalığın ne zaman başladığının önemi yoktur. Ancak eşlerden birinde evlenmeden önce evlenmeye engel olacak şekilde bir akıl hastalığı bulunmakta ise ve akıl hastalığı evlenmeden sonra da devam ediyorsa burada evlilik mutlak butlan sebebi ile sakattır. İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Sebebiyle Boşanma Davası

Yukarıda sayılan özel boşanma sebeplerinin aksine burada boşanma sebebi özel bir olguya dayanmamaktadır.

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Bu hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

Boşanmanın Sonuçları

Boşanma kararı ile sadece evlilik sona ermemektedir. Boşanma davasının eşler yönünden kişisel, çocuklar yönünden ve mali olmak üzere bir takım sonuçları vardır.

Boşanma Kararının Eşler Yönünden Sonuçları

Boşanmış eşler yeniden evlenebilirler ancak kadının yeniden evlenebilmesi için üç yüz günlük bekleme süresinin geçmiş olması gerekir. Boşanan kadın doğum yapar ise bekleme süresi sona erer ya da kadın gebe olmadığını ispat eder veya eşler birbirleriyle tekrar evlenirlerse hakim bu süreyi kaldırır.

Eşlerin boşanması ile gündeme gelecek diğer konu mal rejiminin tasfiyesidir. Boşanma halinde eşlerin tabi olduğu mal rejimine göre tasfiyenin nasıl yapılacağı belirlenecektir.

Boşanma halinde kadın, evlenmeyle kazandığı kişisel durumunu korur ancak evlenmeden önceki soyadını yeniden alır.

Boşanma ile birlikte eşlerin birbirlerine miras hukukundan doğan herhangi bir hakları kalmaz.  Bundan sonra eşler birbirine bu sıfatla yasal mirasçı olamazlar. Yine eşlerin birbirleri lehine yapmış oldukları ölüme bağlı tasarruflar aksini belirlememiş iseler kendiliğinden hükümsüz olur.

Boşanma Kararının Çocuklar Yönünden Sonuçları

 Boşanma neticesinde çocukların velayeti hakim tarafından anne veya babadan birisine verilir. Bizim hukukumuzda ortak velayet söz konusu değildir. Velayetin kime verileceği konusunda hakime geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Hakim çocuğun velayetinin kime bırakılacağı konusunda karar verirken öncelikli olarak çocuğun üstün yararını düşünecektir.

Velayetin verilmesinde, çocuğun kimin yanında olursa daha iyi yetişmesi ve üstün yararı önemli olduğu için, eşlerin mali durumları veya eşlerin boşanmadaki kusurları önemli değildir. Hakim çocuğun hangi eş yanında daha iyi yetişeceği kanaatine varırsa çocuğun velayetini mali durumu iyi olmayan veya boşanmada kusurlu olan tarafa da verebilir.

 Boşanmanın Mali Sonuçları

 Boşanmanın mali sonuçları maddi tazminat, manevi tazminat ve nafakayı kapsamaktadır.

 Maddi Tazminat

Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.

Kusursuzluk mutlak bir kusursuzluk değildir. Çünkü boşanma davasında taraflardan birinin hiç kusurunun bulunmaması nadiren rastlanılan durumlardandır. Burada önemli olan tazminat isteyen eşin herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı değil boşanma sebebinde kusurunun bulunup bulunmadığıdır.

Tazminatın miktarı hakim tarafından belirlenir. Tazminat miktarının uğranılan zararın tam karşılığı olması gibi bir zorunluluk yoktur. Hakim tarafların mali ve sosyal durumlarını ve kusur derecelerini göz önünde bulundurarak tazminat miktarını belirler. İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı

Maddi tazminatın mutlaka boşanma davası ile istenilmesi zorunlu değildir. Ayrı bir dava ile de talep edilebilir.

Manevi  Tazminat

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

Manevi tazminat olarak paradan başka bir şeye karar verilemez. Tazminat miktarı hakim tarafından belirlenir.

Yoksulluk Nafakası

 Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebilir.

Nafakayı ödeyecek olan eşin mali gücü nafaka miktarının belirlenmesinde önem arz etmektedir. Nafaka ödeme yükümlüsünün hiç ödeme gücü yoksa yoksulluk nafakasına karar verilemez. Yoksulluk nafakasının amacı talepte bulunanı yoksulluktan kurtarmaktır.

Çekişmeli boşanma davasının çok önemli hazırlık süreci bulunmaktadır. Yine dava süreci gerek usul gerekse de esas yönünden iyi ve etkin bir takip gerektirmektedir. Bu nedenle kişilerin Boşanma Davası için uzman avukat ile çalışmasını tavsiye ediyoruz.

İzmir Boşanma Avukatı, İzmir Boşanma Davasına Bakan Avukatlar, İzmir Aile Hukuku Avukatı, İzmir Nafaka Davası Avukatı olarak boşanma süreciniz için tarafımızla irtibata geçebilirsiniz.

İzmir boşanma avukatı, en iyi boşanma avukatı İzmir,  İzmir boşanma davasına bakan avukatlar, İzmir aile hukuku avukatı, İzmir en iyi boşanma avukatı, İzmir nafaka avukatı, İzmir icra avukatı