Yazılar

İzmir ceza avukatı Mert Sezgin

AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU (TCK M.209)

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması suçu Türk Ceza Kanunu’nun 209. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

 “Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

“ İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişi, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır.”

Bu suçla korunmak istenilen hukuki yarar sözleşmelere olan güvenin sağlanmasıdır. Suçun konusu imzalı olan tamamen veya kısmen boş bir kağıttır. Fail kendisine teslim edildiği anda belge olmayan imzalı kağıdı belge haline getirmektedir. Bu suçun oluşabilmesi için imza sahibinin kağıdı faile kendi isteği ile teslim etmiş olması gerekir. Suç imzalı ve kısmen veya tamamen boş kağıdın verilme nedeninden farklı bir şekilde doldurulmasıyla tamamlanır.  Ancak imzalı ve tamamen veya kısmen boş kağıdın teslim edilen kişi dışında başka bir kişi tarafından hukuka aykırı bir biçimde ele geçirildikten sonra doldurulup belge haline getirilmesi durumunda belgede sahtecilik suçu oluşur.

Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Şikayete Tabidir

Mağdur şikayet hakkını suçun öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde yapması gerekir. Aksi halde kişi şikayet hakkını kaybetmektedir. Şikayetten vazgeçme kamu davasının düşmesi sonucunu doğurur.

 Bu suç tipi uzlaşmaya bağlı suçlar kategorisinde yer almaktadır.

Uzlaşma; şüpheli ile mağdurun bir uzlaştırmacı aracılığıyla görüşme sağlanarak uzlaşmasıdır. Uzlaşma sağlanması halinde dava açılmamaktadır. Bu suç tipinde olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun, üzerinden 8 yıl geçtikten sonra öğrenilmesi ve şikayette bulunulmadı halinde dava zamanaşımına uğramış olmaktadır.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması suçu kapsamında verilen hapis cezası para cezasına çevrilebilir. Şartların oluşması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebileceği gibi verilen cezada erteleme yoluna gidilebilir. Bu suç tipinde görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.

İzmir ceza avukatı olarak tarafımızla iletişime geçebilirsiniz.

İŞKENCE SUÇU (TCK M.94)

İşkence suçu; kamu görevlisi ya da kamu görevlisi olmayıp suçun işlenişine iştirak eden kişilerce gerçekleştirilebilen suç tipidir. Bu şekilde Eziyet suçundan farklılık göstermektedir. İşkence suçu kamu görevlisi tarafından sistematik bir şekilde insan onuruyla bağdaşmayan, insanın bedensel veya ruhsal acı çekmesi, aşağılanması vb. davranışların gerçekleştirilmesi ile meydana gelir. işkence suçu ceza avukatı

 İşkence suçu Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;  ‘Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.  Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz.           (2) Suçun;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla,

İşlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.

(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.

(6) Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez.

Dolayısıyla işkence suçunun oluşması için;

-Fiil kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilmelidir,

-Fiil sistematik ve belli süreyi kapsayacak şekilde gerçekleşmelidir, ani olan ve tek seferlik gerçekleşen eylemler Yargıtay tarafından işkence suçu olarak kabul edilmemektedir.

-Fiil insan onuruyla bağdaşmayan, insanın bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak şekilde işlenirse işkence suçu meydana gelmiş olur.

            Suçun çocuğa, kendisini savunamayacak bir kişiye, gebe bir kadına, Avukata ya da başka bir kamu görevlisine karşı işlenmesi halinde hapis cezası sekiz yıldan on beş yıla kadar uygulanmaktadır.

            Suçun sivil vatandaş tarafından gerçekleştirilememesinin tek istisnası bulunmaktadır. Suçun işlenişine iştirak eden, yardım eden kişiler de bu suçtan, kamu görevlisi gibi cezalandırılır.

HAGB, ERTELEME VE ADLİ PARA CEZASI

İşkence suçunda verilen hapis cezasının Ertelenmesi veya Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması mümkün değildir. İşkence suçu nedeniyle hükmedilen para cezaları adli para cezasına çevrilemez.

ZAMANAŞIMI, ŞİKAYET VE UZLAŞMA

İşkence suçunda zamanaşımı süresi söz konusu değildir. Kanunda özel düzenlemeden dolayı İşkence suçu hiçbir zaman zamanaşımına uğramaz. Suç şikayete tabi suçlardan değildir bu nedenle soruşturulması ve kovuşturulması resen yapılır. Suç uzlaşmaya tabi suçlar arasında yer almamaktadır.

Hukuki destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİNİ İHLAL SUÇU (TCK M.132)

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

‘Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.

Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.’

Kanuni düzenleme ile haberleşmeye katılan kişilerin onayı olmadıkça söz konusu haberleşmelerinin üçüncü kişilerle paylaşılmasının önüne geçmek hedeflenmiştir. Gizliliği ihlal niteliğinde herhangi bir davranışın gerçekleştirilmesiyle birlikte bu suç tamamlanır.

Kişiler arasında herhangi bir araç kullanılmadan gerçekleştirilen haberleşme bu suçun değil, özel yaşamın gizliliğini ihlal ya da kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun konusunu oluşturur.

TCK m. 137’ye göre suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak veya belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi suçun nitelikli halini oluşturur.

Haberleşmenin gizliliğini ihlal, haberleşmeye katılan kişilerin iradesine aykırı olarak haberleşme içeriğinin görülmesi, duyulması ya da dinlenmesi ile gerçekleştirilebilir. Haberleşme içeriğini öğrenen kişi aynı zamanda bunu başkalarına da ifşa etmiş ise TCK M.132/2 kapsamında daha ağır cezaya çarptırılır.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Hakkın kullanılması bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaktadır. Örneğin anne veya babanın küçük çocuklarını korumak maksadıyla çocuklarına yabancı bir kişiden gelen mesajı okumaları bu suçu oluşturmaz.

ŞİKAYET VE UZLAŞTIRMA

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu suçu şikayete tabidir. Şikayet olmadan soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Şikayet süresi fiilin ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. 6 aylık süre hak düşürücü süre olup resen dikkate alınması gerekmektedir.

Bu suç uzlaşmaya tabi suçlar arasındadır. Uzlaşma sağlanamaması halinde soruşturma ve kovuşturmaya devam edilebilir.