BOŞANMA DAVASINDA MADDİ TAZMİNAT (TMK M.174/1)

Boşanma davasının mali sonuçları maddi tazminat, manevi tazminat ve nafakadır. Boşanma davasında maddi tazminat TMK 174/1 de düzenlenmiştir. Buna göre; “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.”

Düzenlemeye göre boşanma davasında maddi tazminat talep edilebilmesi için bazı şartlar öngörülmüştür.

1-) Maddi tazminat talebinde bulunan eşin boşanma da hiç kusurunun bulunmaması ya da diğer eşten daha az kusurunun bulunması gerekir. Boşanma davasında taraflardan birinin tamamen kusursuz olması pek mümkün olmayacağı için dikkat edilecek husus tazminat isteyen eşin, herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı değil, boşanma sebebinde kusurunun bulunup bulunmadığıdır. Tazminat talep eden eşin boşanma sebebinde kusuru olması halinde kusur oranının diğer eşten daha az olup olmadığına bakılacaktır.  

2-) Davalı tarafın kusurlu olması gerekir. Boşanmaya kendi kusuru ile sebep olan eş diğer eşten tazminat isteyemez.

3-) Davacının mevcut ya da beklenen bir menfaatinin zedelenmesi gerekir. Mevcut ya da beklenen bir menfaatten kastedilmek istenilen temin edilmesi gereken bir zarardır. Boşanma dışında ortaya çıkan bir zarar boşanma sebebine dayalı maddi tazminat olarak tazmin edilemez. Buna dayalı ancak haksız fiil sebebine dayanılarak tazminat talep edilebilir.

Beklenen menfaatin zedelenmesi, boşanma anında henüz gerçekleşmemiş ancak evlilik devam etseydi ileride gerçekleşmesi beklenen menfaatlerdir. Boşanma yüzünden kaybedilen miras hakları ile sigortadan doğan haklar bu menfaatlere örnek olarak gösterilebilir.

MADDİ TAZMİNAT MİKTARI NASIL HESAPLANIR?

Boşanma da maddi tazminat miktarının uğranılan zararın tam karşılığı olması gibi bir zorunluluk yoktur. Hakim boşanma da her iki tarafın da kusur durumu ve derecesine, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, tazminat talep eden eşin evlilik sürecindeki hayat standardı ile boşanmadan sonraki muhtemel hayat standardına ve hakkaniyet ilkesine göre maddi tazminat miktarını hesaplayacaktır.

Boşanma davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi bulunmaması halinde Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Dolayısıyla boşanmada maddi tazminat talepleri Aile Mahkemesi’ne yapılmalıdır.

Maddi tazminat talebinde bulunmak için bu alanda uzman boşanma avukatı ile çalışmanızı tavsiye ediyoruz.

 

BOŞANMA DAVASINDA MANEVİ TAZMİNAT

Boşanma davasında manevi tazminat hususu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. TMK m.174/2’ye göre ‘Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.’ Düzenlemeye göre boşanma ile manevi tazminata hükmedilebilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.

1-Manevi tazminata hükmedilebilmesi için evlilik birliği boşanma ile sona ermiş olmalıdır.

2- Davalının kusurlu olması gerekir. Burada bahsedilen kusur, davacının kusursuz olup sadece davalının kusurlu olması değil, davacının davalıya oranla daha az kusurlu olmasıdır. Bu durumda davacı tazminat talep edebilecektir.

3-Davacının kişilik hakkının zedelenmesi/ihlal edilmesi gerekir. Manevi tazminat talebinde bulunan eşin kişilik hakkı, diğer eşin davranışları nedeniyle saldırıya uğramış olmalıdır.  Kanunda, kişilik hakkının çok ağır bir şekilde zedelenmesi aranmasa da zedelenmenin, manevi tazminatı haklı gösterecek derecede olması gerekir.

4- Manevi tazminat talebi boşanmadan ve boşanmaya sebep olan olaylardan kaynaklanmalıdır.

Boşanmaya sebep olan her davranış eşin kişilik hakkına saldırı anlamına gelmemektedir. Kişilik hakkına saldırı olarak; aşağılayıcı söz ve davranışlar, hakaretler, tehditler örnek olarak gösterilebilir.

Gerek çekişmeli boşanma davasında gerekse de anlaşmalı boşanma davasında manevi tazminat talep edilebilmektedir. Anlaşmalı boşanma davasında manevi tazminatın miktarı, tarafların ortak kararı ile belirlenirken çekişmeli boşanma davasında manevi tazminat, talep miktarını geçmemek üzere hakim tarafından belirlenir.

Normal şartlarda tazminat davası açan kişinin talep ettiği tazminat miktarına göre nispi harç ödemesi gerekmektedir. Ancak boşanma davasında hem manevi tazminat hem de manevi tazminat talebinde nispi harç ödenmesi gerekmemektedir.

MANEVİ TAZMİNAT MİKTARI NASIL HESAPLANIR?

-Kişilik hakkı zedelenen eşin ve kişilik hakkına saldırıda bulunan eşin sosyal ve ekonomik durumu,

-Boşanma da her iki tarafın da kusur durumu ve derecesi,

-Kişilik hakkına yapılan saldırı fiilinin ağırlığı ve kişinin ruhsal dengesinde yarattığı bozulma,

Hakim bu hususların her birini yaşanan olaylara göre ayrı ayrı değerlendirerek sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda uygun göreceği manevi tazminat miktarını belirlemektedir.

Manevi tazminat talebinde bulunmak için bu alanda uzman boşanma avukatı ile çalışmanızı tavsiye ediyoruz.

TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE SOKMA (TCK M.179)

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Türk Ceza Kanunu’nun 179. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;  

(1)‘Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güven içinde akışını sağlamak için konulmuş her türlü işareti değiştirerek, kullanılamaz hale getirerek, konuldukları yerden kaldırarak, yanlış işaretler vererek, geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey koyarak ya da teknik işletim sistemine müdahale ederek, başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye neden olan kişiye bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.’

Trafik Güvenliğini Taksirle Tehlikeye Sokma suçu ise TCK m.180 de düzenlenmiştir. Buna göre; ‘Deniz, hava veya demiryolu ulaşımında, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye taksirle neden olan kimseye üç aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.’

Karayoları Trafik Kanununa göre 1.00 promilin üzerinde alkollü bir şekilde araç kullanan kişiler trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılır.

0.50 promil üzerinde hususi araç süren ve trafik kazasına sebebiyet veren kişi trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılır.

0.20 promil üzerinde alkollü ticari araç süren ve trafik kazasına sebebiyet veren kişi trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılır.

Trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçunun oluşması için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir;

Trafiğin güvenliğini sağlayan işaretlerin değiştirilmesi, kaldırılması, kullanılmaz hale getirilmesi suretiyle başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye neden olunması,

İnsanların hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde araç kullanılması,

Alkol etkisi ile aracın emniyetli bir şekilde sevk ve idare edilememesi,

Uyuşturucu madde etkisi ile aracın emniyetli bir şekilde sevk ve idare edilememesi,

SORUŞTURMA VE YARGILAMA USULÜ

Soruşturma neticesinde savcılık tarafından 5 yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmez ise seri muhakeme usulü uygulanabilir. Genellikle bu suç tipinde seri yargılama usulü uygulanmaktadır. Seri yargılama usulü şüphelinin müdafii huzurunda bu yargılama usulünü kabul etmesi şartıyla, savcılığın suçun cezasına yarı oranında indirim uygulamak suretiyle belirlediği yaptırımın mahkeme tarafından denetlenerek hüküm kurulması sureti ile vücut bulan yargılama usulüdür.

Seri yargılama usulü uygulamadığı takdirde duruma göre basit yargılama usulü de uygulanabilmektedir.

ŞİKAYET SÜRESİ, UZLAŞTIRMA, HAGB, ERTELEME

Bu suç tipi şikayete tabi suçlardan değildir. Bu nedenle herhangi bir şikayet süresi ön görülmemiştir. Aynı şekilde uzlaştırma kapsamında bir suç tipi değildir. Koşulların oluşması halinde HAGB ve Erteleme uygulanabilir.

İŞKENCE SUÇU (TCK M.94)

İşkence suçu; kamu görevlisi ya da kamu görevlisi olmayıp suçun işlenişine iştirak eden kişilerce gerçekleştirilebilen suç tipidir. Bu şekilde Eziyet suçundan farklılık göstermektedir. İşkence suçu kamu görevlisi tarafından sistematik bir şekilde insan onuruyla bağdaşmayan, insanın bedensel veya ruhsal acı çekmesi, aşağılanması vb. davranışların gerçekleştirilmesi ile meydana gelir. işkence suçu ceza avukatı

 İşkence suçu Türk Ceza Kanunu’nun 94. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;  ‘Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.  Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz.           (2) Suçun;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla,

İşlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.

(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.

(6) Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez.

Dolayısıyla işkence suçunun oluşması için;

-Fiil kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilmelidir,

-Fiil sistematik ve belli süreyi kapsayacak şekilde gerçekleşmelidir, ani olan ve tek seferlik gerçekleşen eylemler Yargıtay tarafından işkence suçu olarak kabul edilmemektedir.

-Fiil insan onuruyla bağdaşmayan, insanın bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak şekilde işlenirse işkence suçu meydana gelmiş olur.

            Suçun çocuğa, kendisini savunamayacak bir kişiye, gebe bir kadına, Avukata ya da başka bir kamu görevlisine karşı işlenmesi halinde hapis cezası sekiz yıldan on beş yıla kadar uygulanmaktadır.

            Suçun sivil vatandaş tarafından gerçekleştirilememesinin tek istisnası bulunmaktadır. Suçun işlenişine iştirak eden, yardım eden kişiler de bu suçtan, kamu görevlisi gibi cezalandırılır.

HAGB, ERTELEME VE ADLİ PARA CEZASI

İşkence suçunda verilen hapis cezasının Ertelenmesi veya Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması mümkün değildir. İşkence suçu nedeniyle hükmedilen para cezaları adli para cezasına çevrilemez.

ZAMANAŞIMI, ŞİKAYET VE UZLAŞMA

İşkence suçunda zamanaşımı süresi söz konusu değildir. Kanunda özel düzenlemeden dolayı İşkence suçu hiçbir zaman zamanaşımına uğramaz. Suç şikayete tabi suçlardan değildir bu nedenle soruşturulması ve kovuşturulması resen yapılır. Suç uzlaşmaya tabi suçlar arasında yer almamaktadır.

Hukuki destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI

Anlaşmalı boşanma davası 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.’’

Bu durumda genel ve mutlak bir boşanma sebebi mevcuttur. Kanuni düzenleme uyarınca tüm şartların gerçekleştiğini tespit eden hakim boşamaya karar verecektir. Kanun; eşlerin boşanma hususunda anlaşmış olmalarını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve bu durumun ortak hayatın devamının beklenemez hale getirdiğini kabul etmektedir.

Anlaşmalı Boşanmanın Şartları

-Tarafların evliliği en az bir yıl sürmüş olmalıdır; bu düzenleme ile tarafların birbirlerini iyice tanımadan boşanmaları engellenmek istenmiştir.

-Boşanmak için eşler birlikte başvurmalıdır ya da bir eş diğerinin davasını kabul etmelidir.

– Hakimin bizzat taraflar dinlemesi gerekmektedir. Yani anlaşmalı boşanmaya karar veren taraflar duruşma tarihinde bizzat mahkemede hazır bulunmalıdırlar. Taraflar avukat ile temsil edilseler de kendileri de duruşmada hazır bulunmak zorundadır. Ancak çekişmeli boşanma davasında böyle bir durum söz konusu değildir. Hakim tarafları dinleyerek iradelerini serbestçe açıklayıp açıklamadıklarına, herhangi bir baskı altında olup olmadıklarına bakar.

-Tarafların protokol ile yapmış oldukları anlaşmanın hakim tarafından uygun bulunması gerekir. Hakim tarafların yaptığı anlaşmayı uygun bulmazsa, tarafların ve çocukların menfaatini göz önünde bulundurarak gerekli olan değişiklikleri yapar. Taraflar bu değişiklikleri kabul ederse anlaşmalı boşanma kabul edilir aksi takdirde hakim davanın reddine karar verir.

Anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davasına göre çok daha hızlı ve çok daha pratik boşanma yoludur. Anlaşmalı boşanma davası tek celsede sona ermektedir. Anlaşmalı boşanma davası için protokol hazırlanması, davanın açılması, takibi ve sonuçlandırılması için boşanma avukatı olarak tarafımızla iletişime geçebilirsiniz.

FİİLİ AYRILIK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI (yeni düzenleme sonrası)

 

Fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun m.166/4 ’de düzenlenmiştir. Buna göre;

‘Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.’

Düzenlemeye göre fiili ayrılık sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için;

1-) Herhangi bir boşanma sebebine dayalı olarak açılmış bir boşanma davası olması gerekmektedir, bu boşanma davası çekişmeli olabileceği gibi anlaşmalı boşanma davası da olabilir.

2-) Açılmış boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekir. Boşanma davasının reddi kararı boşanma sebeplerinin gerçekleşmemesi nedeniyle verilebileceği gibi davadan feragat ya da başkaca sebebe dayalı olarak da verilebilir.

3-) Boşanma davasının reddi kararının kesinleşmiş olması ve kesinleştiği tarihten başlayarak bir yıl süre geçmesi gerekir. Bu bir yıl süre boyunca her ne sebeple olursa olsun taraflar arasındaki ortak hayatın kurulamamış olması, yani tarafların barışarak evlilik hayatını sürdürmemiş olmaları gerekmektedir.

Tarafların boşanma davası açmamaları ancak yıllarca ayrı olarak yaşamaları fiili ayrılık sebebiyle boşanma davasının konusu olamaz. Zira açılmış ve reddedilerek kesinleşmiş bir boşanma davası olması elzemdir.

Önceki reddedilen boşanma davasının kimin tarafından açıldığının hiçbir önemi bulunmamaktadır. Yani reddedilen boşanma davasında davacı olan taraf, fiili ayrılık nedeniyle boşanma davasında davalı olabilir.

Mahkemece boşanma davasının reddine karar verilmesi kararın kesinleştiği anlamına gelmemektedir. Kararın istinaf veya temyiz edilme süreci kesinleşmesini engellemekte olup burada geçen süreler bir yıllık süre içerisinde sayılamaz. Kararın kesinleşme tarihi mahkeme tarafından düzenlenen kesinleşme şerhinde belirtilmektedir.

Eşler arasında birden fazla reddedilmiş boşanma davası varsa ortak hayatın tekrar kurulamamış olması şartıyla bir yıllık süre ilk olarak reddedilen boşanma davasından itibaren işlediği kabul edilir. Ayrıca sonraki reddedilen boşanma davası da süreçte ortak hayatın tekrar kurulamadığına delili olarak işaret eder.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Fiili ayrılık nedeniyle boşanma davasında Görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise tarafların son 6 aydır birlikte yaşadığı yer mahkemesi veya taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.

İNTİHARA YÖNLENDİRME SUÇU (TCK m.84)

kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, İzmir ceza avukatı, İzmir avukat

KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA SUÇU (TCK m.123)

ISRARLI TAKİP SUÇU (TCK m.123/A)

Israrlı Takip suçu Türk Ceza Kanunun 123/A maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;

‘Israrlı bir şekilde; fıziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

Suçun;

a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,

b) Mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,

c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(3) Bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.’

Bu suçun oluşması için bir kişiyi ısrarlı bir şekilde takip etme ve çeşitli yollarla temas kurmaya çalışma eyleminin gerçekleştirilmesi, bu eylemin karşı taraf üzerinde ciddi bir huzursuzluk ya da güvenliğinden endişe duymasına sebebiyet verecek şekilde gerçekleştirilmesi gerekir. Dolayısıyla temas kurmaya çalışılmaması veya eylemin ciddi bir huzursuzluk ya da endişe yaratmaması halinde söz konusu suç oluşmayacaktır. Yaratılan huzursuzluğun ciddi olup olmadığı her somut olaya göre irdelenecektir. Örneğin eski sevgilisi veya eski eşinin kapısının önünde birden fazla kere uzunca bekleyip, eski eşi veya eski sevgilisi geldiğinde onunla kapıda tartışması sonucunda ciddi bir huzursuzluk oluşması söz konusudur.

Temas kurmaya çalışmak bir kişi ile iletişime geçebilmek için eylemde bulunmayı ifade etmektedir. Temas kurma fiziki olarak yapılabileceği gibi iletişim araçları ve internet ile de yapılabilmektedir.

Kanuni düzenlemeye göre ısrarın oluştuğunun tespiti açısından en önemli kriter mağdurun rahatsızlığını faile bildirmesine rağmen failin rahatsız edici davranışlarına devam edip etmediğidir. Mağdur uyarmasına rağmen fail rahatsız edici davranışlarına devam ediyorsa ısrarlı takip suçu gerçekleşmiş olur. Bu suç tipinde TCK m. 43 zincirleme suç hükümlerinin uygulanarak cezada artırım yapılması mümkün değildir.

ŞİKAYET SÜRESİ VE UZLAŞTIRMA

Israrlı takip suçu şikayete tabi suçlardandır. Soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi mağdurun şikayetine bağlıdır. Mağdur fail ve fiili öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde şikayette bulunmalıdır. Bu suç uzlaşma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardan değildir. İzmir ceza avukatı – Ceza davası

Göçmen kaçakçılığı suçu tk m.79, İzmir Ceza avukatı, İzmir en iyi avukat

GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI SUÇU (TCK m.79)

Şikayet, Uzlaşma ve Zamanaşımı Süresi

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme veya Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

hakaret suçu ve cezası, tehdit suçu, Cumhurbaşkanına hakaret suçu

TAKSİRLE YARALAMA

Taksirle yaralama suçu yaralanmanın gerçekleşmesiyle tamamlanan bir suç olup, meydana gelen neticenin ağırlığı önemli değildir. Taksirle yaralamanın icrai ya da ihmali bir davranışla işlenmesi mümkündür. Taksirle yaralama en çok trafik kazaları ve iş yerinde gerçekleşen iş kazaları ile karşımıza çıkmaktadır. İzmir ceza avukatı İzmir boşanma avukatı

İş kazaları açısından, işverenin işçilerine gerekli eğitimleri vererek iş güvenliği kurallarını öğretme, kurallara uyulmasını sağlama ve bunun denetimini yapma sorumluluğu vardır. Ancak işçi, işin yapılması için izlemesi gereken prosedürün ve kendisine verilen talimatların dışına çıkmışsa işverenin sorumluluğu ortadan kalkar.

Taksirle Yaralama Cezası

Taksirle yaralama suçu Türk Ceza Kanunu’nun 89. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ‘Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.’

– TCK m.89/2 de ise cezanın ağırlaştırılmasını gereken nitelikli haller düzenlenmiştir. Buna göre 89/2 deki durumlardan birinin veya bir kaçının gerçekleşmesi halinde taksirle yaralama üzerinden verilen ceza yarısı oranında arttırılacaktır. Buna göre

‘Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,

b) Vücudunda kemik kırılmasına,

c) Konuşmasında sürekli zorluğa,

d) Yüzünde sabit ize,

e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.’

– TCK m.89/3 de ise daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haller düzenlenmiştir. Buna göre 89/3 deki durumlardan birinin veya bir kaçının gerçekleşmesi halinde taksirle yaralama üzerinden verilen ceza bir katı oranında arttırılacaktır. Buna göre;

‘Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

d) Yüzünün sürekli değişikliğine,

e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,

Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.’

Failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi neticesinde birden fazla kişinin yaralanması halinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

ŞİKAYET, SÜRESİ VE UZLAŞTIRMA

Taksirle yaralama suçunun soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlıdır. Şikayet süresi suçun işlenmesinden ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır.

Suç bilinçli taksirle işlenmiş ise suçun sadece TCK m.89 kapsamında basit hali şikayete tabi olup nitelikli halleri şikayete tabi değildir.

Taksirle yaralama suçu uzlaştırmaya tabidir. Uzlaştırma prosedürü uygulandıktan sonra taraflar uzlaşırsa soruşturma aşamasında dava açılmasına yer olmadığına, ceza davası aşamasında ise ceza verilmesine yer olmadığına karar verilir. izmir ceza avukatı, boşanma davası