İş hukukunun tanımı, toplumda bireylerin iş ilişkilerini düzenleyen uyulması zorunlu kuralların bütünüdür. İş hukukunun toplumsal yaşam içinde düzenlediği ilişkiler iş ilişkileridir. Ancak iş hukukunun tanımı tüm iş ilişkilerini düzenlemez.
İş hukukunun düzenlediği iş ilişkilerinin özellikleri şunlardır:
İş hukukunun tanımı kuralları ile düzenlenen bir iş ilişkisinin, iş sözleşmesine(hizmet akdine) dayalı olması gerekir. Bu iş sözleşmesinin tarafları işçi ve işverendir.
İş sözleşmesinin tarafları arasındaki hukuki ilişki; işveren adına ve hesabına iş görmesine yol açarak, işçiyi işverene bağımlı kılar. Öğretide tabiiyet olarak ifade edilen bu bağımlılık teknik, ekonomik ve hukuki bağımlılık olarak karşımıza çıkar.
İşçinin; işverene işin yapılması ile yürütüm biçimi ve koşulları yönünden bağlı olması teknik,
iş görmesi karşılığında düzenli ve sürekli bir gelir elde etmesi ekonomik,
işverenin gözetimi ve yönetimi altında iş görmesi ise, hukuki yönden işverene olan bağımlılığını ifade eder.
Bu nedenle kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışan esnaf, sanatkarlar ve serbest meslek sahipleri ile iş sözleşmesi dışında istisna(eser)akdi, vekalet akdi gibi konusu yine insan emeği olan başka sözleşme türlerine bağlı olarak çalışan müteahhitler ve iş sahipleri ya da vekiller ile müvekkilleri arasındaki iş ilişkileri bu hukuk dalının düzenleme alanı dışında kalır.
Statü hukukuna bağlı olarak çalışanların iş ilişkileri iş hukukunun dışında kalır. Bu nedenle memurların(kamu görevlilerinin) iş ilişkileri idare hukuku tarafından düzenlenir.
https://www.mertsezgin.av.tr/wp-content/uploads/2015/10/is-hukuku-1.jpg565848https://www.mertsezgin.av.tr/wp-content/uploads/2021/03/dene-bakalim-320x69.png2015-10-18 09:52:082021-04-02 20:05:52İş Hukuku Ve İş Davaları
Gayrimenkul Hukuku, çalışma alanında; taşınmaz mallara ilişkin, tapu kaydına ve mülkiyet hakkına dayalı tapu iptal, tescil, elatmanın önlenmesi, yıkım (kal) istemli davalar ile bu davalarla birlikte açılan haksız işgal tazminatı (ecrimisil) istemli davalar, izaleyi- şuyu (ortaklığın giderilmesi) davaları, şufa (önalım) davaları, el atmanın önlenmesi davaları, muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davaları bakımından hukuki yardım ve hizmet vermekteyiz. İzmir Gayrimenkul davaları ve diğer davalar için çalışma alanları sayfamızdan bilgi edinebilirsiniz.
https://www.mertsezgin.av.tr/wp-content/uploads/2015/09/806148708.png479720https://www.mertsezgin.av.tr/wp-content/uploads/2021/03/dene-bakalim-320x69.png2015-09-22 09:51:482021-03-13 23:47:54Gayrimenkul Hukuku Ve Tapu Davaları
Temel cezanın belirlenmesi, yargılamanın sona erdiğinin bildirilmesinden sonra suçun sübutunun açıklanması ile birlikte yapılan ilk işlemdir. İyi yapılmış muhakeme, iyi bir temel ceza belirlemesini sağlayacak ve temel cezanın belirlenmesinden sonra cezada yapılacak artırım ve indirimler, cezanın kişi yönünden somutlaşmasına hizmet edecektir.
Suçların gerçekleşme şekli birbirinden farklı olduğu gibi suç işleyenlerin özel durumları, sosyal ve psikolojik halleri de birbirinden farklıdır. Bu nedenle eylem ile yaptırım arasında denge kurulması, cezanın kişiselleştirilmesi açısından önemlidir. Bu dengenin kurulması somut olayın özelliklerine göre hâkime aittir.
Temel cezanın belirlenmesi şu başlıklara ayrılarak incelenebilir:
I- Ceza türünün belirlenmesi,
II- Kanunda belirlenen alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi,
III- Suçun olası kast veya bilinçli taksirle işlenmiş olması halinde buna uygun cezanın belirlenmesi,
IV- Suçun nitelikli hallerinin uygulanması,
V- Yukarıdaki belirlemelerden sonra, teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümlerin uygulanması ile sonuç cezanın belirlenmesi. Cezada şahsi indirim yapılmasına gerektiren nedenlere, sağır ve dilsizlik, akrabalık TCK m. 167’de belirtilen yağma ve nitelikli yağma haricinde malvarlığına karşı suçların yasada belirtilen akrabalar arasında işlenmesi hali ile yalan tanıklık suçunun yine belli akrabalar arasında işlenmesi halindeki şahsi cezasızlık sebebine ilişkin TCK m. 273 örnek olarak gösterilebilir.
Kanunda konusu suç teşkil eden eylemin karşılığı ceza türünün belirlenmesi gerekir. Bazı hükümlerde, cezanın alt ve üst sınırlarından birisinin gösterilmediği gibi seçimlik olarak hapis veya para cezasının belirlendiği ya da hem hapis hem de para cezasının belirlenebildiği görülebilmektedir.
Türk Ceza Kanunu m. 50/1 fıkrasına göre: “Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre; a) Adlî para cezasına, b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine, c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye, d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya, e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya, f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, Çevrilebilir.” Türk Ceza Kanunu m. 49/2 fıkrasına göre, hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası kısa süreli hapis cezasıdır. 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun m. 26 ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a ek Geçici m. 2 gereğince üç bin Türk Lirası dâhil adli para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulması mümkün değildir. Ceza muhakemesinin mümkün olan en kısa sürede sonuçlanması, ceza yaptırımı ile ceza siyasetinin amaçlarına ulaşılabilmesi nedenleriyle somut olayda seçenek yaptırım olarak adli para cezasının seçilmesi mümkündür. Seçenek yaptırımlar konusunda temel cezanın belirlenmesinde diğer sınırlayıcı hüküm TCK m. 50/2 fıkrasıdır. Bu halde de, suç tanımından hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezasına hükmedildiği takdirde, bu ceza artık adli para cezasına çevrilemeyecektir. Seçenek yaptırımların belirlenmesinde de orantılılık ilkesi dikkate alınmalıdır.
https://www.mertsezgin.av.tr/wp-content/uploads/2021/03/82718404_s-e1614867865559.jpg388700https://www.mertsezgin.av.tr/wp-content/uploads/2021/03/dene-bakalim-320x69.png2015-08-08 10:50:192021-03-12 17:20:56Ceza Hukuku Ve Ceza Davaları